Okullar
açılıyor
Eylül ayının
başlangıcı hepimizde büyük etkiler yaratır şüphesiz. Bu bazen bir hüzündür yaza
veda ile başlayan, bazen sonbaharın sembolleridir tüm kayıplarımızı hatırlatan.
Sert geçecek bir kışa hazır olup olmadığımızı merak ederiz hem yapacaklarımızı,
hem de duygularımızı düşünerek. Her bitiş yeni bir başlangıç değil midir oysa?
Hepimizin da çocukken öğrendiği bir hayat dersi değil midir bu? Doğal olarak,
okul çağı çocuklarının olduğu evlerde daha net hissedilir vedanın ardından
açılan yeni sayfa: Okullar açılıyor.
Karnenin
söyledikleri
Haziran
ayında alınan karneler her evde farklı duygular yaşatmıştı. Bazen gurur ve
mutluluk, bazen hüzün ve hayal kırıklığı, bazen kızgınlık ve anlayamama oldu
bunun adı. Değişiyor da olsa karnenin etkileri aileden aileye, söylediği tek
bir şey vardı: Çocuğun sınıftaki durumu. Yani, akademik ve sosyal uyumu.
Umut, yeniden
Yeni
başlangıçlar yeni umutlar doğurur. Geçen sene hepimize çok şey öğretti,
çocuklarımıza da. Karneler, neyin yolunda gitmediğini veya neyin planlamasının
doğru yapılmadığını gösterdi. Bu sefer işler bozulmadan, baştan önlem almanın
gerekliliğini öğretti pek çok öğrenciye ve velisine. Sıkıntı yaşanan konulara
eğilme şansı oldu bazı ailelerin yaz boyunca. Yeni öğretim yılına girerken,
umudu içimizde taşımak, onu yeniden yeşertmek başlangıç noktamız olmalı.
Labirentler
ve listeler
Akademik ve
sosyal sıkıntılar yaşayan öğrenciler için okul hayatı, tuzaklarla ve çıkmaz
yollarla örülü bir labirent gibidir. Bu labirentte çıkışa giden yolu bulabilmek
için çok yardımcı olur bize listeler. İşte listelerden bazı örnekler; problem
alanları, alternatif çözüm yolları, yapılacaklar, yapılmayacaklar, okula
götürülecek malzemeler ve diğerleri. Bu listeler bazen alt alta yazılı maddelerden,
bazen şemalardan, bazen görsel ipuçlarından oluşur. Sonuçta hepsi, zihnimizi
düzenleyici bir işlev görür. Planımızın basamaklarını, ihtiyacımız olan
eşyaları, işe yarar ve yaramaz her şeyi gösterir bize. Labirent içinde yol
açmak için ihtiyacımız olan harita: Liste.
Aganta burina
burinata
Tüm
hazırlıklar tamamlandıktan sonra, denize açılmanın vakti geldi.
Yeni bir
sayfa açmak gerekir
Geçen sene
nasıl geçmiş olursa olsun, bu senenin onun tekrarı olacağının garantisi yoktur.
Hiçbir çaba harcanmazsa, geçen yılın tüm meyvelerinin çürüyeceği gerçeği gibi,
atılan doğru adımlarla, geçen yılın hayal kırıklıklarını tamir etme, mutlu bir
seyir yapma imkanı olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle, hem öğrenci, hem veli,
hem de öğretmen için gereklidir yeni bir sayfa açarak bu eğitim-öğretim yılına
başlamak. Çoğu kez duymuşuzdur, “aman geçen sene belli oldu zaten bu çocuğun
hali” gibi yargılayıcı cümleleri. Bu herkes için moral bozucu ve çabalama
arzusunu baltalayan bir yargı ifadesidir. Umuda ve çabaya yer vermek için yeni
bir sayfa açmak gerekir.
En çok
ihtiyacı olan, güven duygusunu hissedebileceği bir sığınak
Her çocuğun
kendini güvende hissetmeye ihtiyacı ve hakkı vardır. Hepimizin hayatındaki en
temel duygulardan biridir bu. Güven hissettiğimiz durumlarda bir zincirin
halkaları gibi, kendimize güvenimiz, yapma isteğimiz, başaracağımıza inancımız,
sorumluluk alma arzumuz, paylaşma duygumuz, mutluluğumuz ve başarma oranımız
artar. Ne kadar sihirli değil mi? Okul ortamında öğretmenin, ev ortamında velilerin
sağlayacağı “güven” hissi, çocuğu dinlemek, anlamaya çalışmak, sabırlı olmak,
öğretme arzusunda olmak, kendini değiştirmeye açık olmak, farklı yollar
denemek, hataları kızmadan, aşağılamadan görüp değiştirmeye çalışmak, ona
değerli olduğu, sevildiği hissini yaşatmakla mümkün kılınabilir.
Neticeden
önce çabayı ödüllendirmek
Hedefler
koyarız, planlar yaparız, birilerinden bir şeyler isteriz, değişiklik planları
çizeriz. Bazen sonuçları gördüğümüzde hayal kırıklığına uğrar, her şeyi
fırlatıp atarız çöp sepetine. Ancak bu kadar “ya hep-ya hiç” değildir hayat her
zaman. Sonuç tam olarak ortaya çıkmamış olsa da, başlangıç noktasından bir adım
ilerdeyiz belki de. Çocuklarla - özellikle de dikkatle ve öğrenmeyle ilgili
zorluklar yaşayan çocuklarla- çok sık yaşarız bunu. Belirlediğimiz hedefe
ulaşamamış bile olsa, çocuğun çabasını görmek, ödüllendirmek, zaman içerisinde
birer birer adım atması için onu yüreklendirmek demektir. Sonuca odaklanmak ise
yapamadığı ve yapamayacağı hissini ona enjekte etmek demektir. Bu ne bir
çocuğu, ne de onunla çalışan bir yetişkini motive edecek yoldur.
İstese
yapabilir???
Öğretmenlerden
veya anne-babalardan sıklıkla duyduğumuz bir yakınmadır bu. İki açıdan ele
alınması gerekir. 1. Niye istemiyor? O halde nasıl ister hale geleceğini
bulalım. 2. Bunu istemediği için değil, yapamadığı için yapamıyor. Dikkat,
öğrenme, hatırlama gibi zorluklar yaşadığını tespit ettiğimiz çocuklar için bu
yaklaşımı benimsemeliyiz. Bu çocuklarla çalışırken, onun herhangi bir kötü
niyetle değil, bize çocuk oyuncağı gibi gelen son derece basit bir işlemin onun
için uzay mekiği hesapları yapmak kadar zor olduğu için yapamadığı gerçeğini
aklımızda tutalım.
Disiplinler
arası çalışma gerekebilir
Akademik ya
da sosyal problemler söz konusu olduğunda, uzman görüşüne başvurmanın ve
çocukla çalışan farklı yetişkinlerin, ihtiyaç doğrultusunda koordine
çalışmasının büyük önemi olduğunu görmekteyiz. Hem öğretmenler, hem de
anne-babalar, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissettiklerinde bu durumu
birbirleriyle paylaşıp, bir uzman görüşüne başvurmalıdırlar.
Eğitime giden
en hızlı yol: Motivasyon
Hepimizin
öğrenebilmek ve öğretilebilmek için motivasyona ihtiyacımız var. Aynı konuyu
öğrenirken, farklı motivasyonları olabilir insanların. Aynı yaştaki veya aynı
sınıftaki çocukların da harekete geçirici faktörü farklı olabilir. Bazı
çocuklarda aldığı not, bazılarında öğretmenin takdir etmesi, bazılarında somut
ödül, bazılarında konunun, faaliyetin eğlenceli oluşu, bazı çocuklarda da arkadaşlarının gözünde
kazandığı değer olabilir bu motivasyon kaynağı. Öğretebilmek için, çocuğu
destekleyen yolu iyi belirleyebilmek gerekir. Bunları bulabilmek çoğu zaman
onların değil, biz yetişkinlerin sorumluluğundadır.
Neyin önemli
olduğunu belirleyin
Bazı
durumlarda bir çocuğa aynı anda birkaç şeyi birden öğretmek mümkün olmayabilir.
Bu durumlarda öğretmenin, en önemli konuyu belirlemesi ve ağırlıklı
çalışmaların o konu üzerinde yapılması gerekebilir. Bir anda hepsini birden
deneyip başarısız olmaktansa, bir tanesi seçip onda başarıyı yakalayabilmek,
herkes için umut verici olacaktır. Bu hem öğretilecek konular, hem de davranış
değişikliği gerektiren tutumlar için aynı şekilde geçerlidir.
Mükemmel
olamasa da aşamalı şekilde ilerleyebilir
Okulda ve
evde, öğretimi bozan önemli faktörlerdendir davranış problemleri. Bu konuda
farklı yaklaşımlar, farklı tutumlar kullanırız tecrübelerimizden ve kendi
kişiliğimizden yola çıkarak. Yöntem her ne olursa olsun, hedef davranışa giden
yol basamaklardan oluşur. Çocuğun atladığı her basamak bizim ve onun ortak
başarımızdır. Bu hissi yaşamak ve yaşatmak, bazı basamakların daha hızlı
geçilmesine yardımcı olacaktır. Her çocuk mükemmel olamaz ama ara basamaklarda
olmak ve çıkmaya hevesli olmak en altta olmaktan daha kabul edilebilir bir şeydir
hepimiz için.
En iyi
yapabildiği şeye odaklanmak
Çocuklar bir
veya birden fazla alanda öğrenme, algılama güçlüğü yaşayabilir, ya da çok düşük
motivasyon gösterebilir. Çocuğun en başarılı olduğu alana odaklanmak, çıkış
noktası olarak bu alanı kabul etmek, başarılı olma hissini çocuğa yaşatacaktır.
Bu hissin de özgüven ve öğrenme isteği üzerinde doğrudan olumlu etkileri
vardır.
Resmin
renklerini iyice bozan duygular
Duyguların
düşünce süreçleri ve zihinsel faaliyetler üzerinde önemli etkisi vardır.
Çocukların yaşadığı korku, kaygı, güvensizlik gibi duygular dikkat ve öğrenme
işlevleri üzeride olumsuz etkilere sahiptir. Bu nedenle bir çocuğun yaşadığı
akademik güçlükleri incelerken, yaşadığı duygusal sorunların iyi analiz
edilmesi gerekir. Öğrenme güçlüğü gibi duran bazı durumlarda, altta ciddi
depresyon veya kaygı bozukluğu tespit edilen durumlara sık rastlanmaktadır
Her çocuk
farklı şekilde öğrenir
Öğretim
sistemimiz çoğu zaman tek bir öğretim şekline odaklanır. Bu yaklaşım, farklı
şekillerde öğrenen çocuklar için büyük bir dezavantajdır. Bir öğretmenin veya
çocuğuna ders çalıştıran anne-babaların bu farklı öğrenme yollarından haberdar
olmaları gerekir. Bir çocuğun görerek mi, duyarak mı, deneyerek mi, sorarak ve
araştırarak mı öğrendiği bilmek, öğretme şeklimizi zenginleştirecek ve faydalı
bir iş yapmamıza yol açacaktır.
Aptal
görünmektense kötü olmayı tercih edebilir
Sınıf
düzenini bozan bazı çocukların davranışlarını ve bunu ne zaman ve niçin
yaptıklarını değerlendirdiğimizde, zorlandıkları derslerde ve konularda bozucu
davranışlarının arttığını gözlemleriz. Çocuklar ve gençler arasında sosyal
statü büyük önem taşır. Dersi anlamadığı için arkadaşları tarafından “aptal”
olarak nitelendirilme riskine karşı, bazı çocukların dersi tamamen bozup dikkati
olumsuz davranışlarına çekerek “kötü çocuk” olmayı tercih ettiklerini
görebiliriz. Kendi zorlanmasını görüp kabul edebilmesi için çocuğun, öğrenme
ortamında kendini güvende hissedebilmesi gerekir.
Bir gün
gösterdiği başarıyı başka gün gösteremiyor
Özellikle
dikkat ve öğrenme problemleri olan çocukların öğretmenleri ve velilerinden
sıkça duyduğumuz bir tespittir bu. Çocuğun performansı dalgalı bir seyir
gösterebilir. Bir gün yapabiliyor, ertesi gün yapamıyor olması çocuğun
haylazlığından, vurdumduymazlığından veya inadından değildir. Bu işin doğası
gereğidir. Yalnızca sabır ve anlayışla çocuğu kabul etmek gerekir.
Ama dikkat
çekmek için yapıyor
Evet,
çocuklar bazen dikkat çekmek için ellerinden geleni yapabilirler. Ellerinden
gelen de, her zaman biz yetişkinlerin en sevimli bulduğu şey olmayabilir.
Aslında şikayetin altında çözümü de yatıyor. Madem dikkat çekmek istiyor, ona
dikkat gösterin. Tabi ki davranışlarına değil, kendisine. Bir çocuğun dikkat
çekmek isteğinden daha masum ve daha anlaşılabilir ne vardır ki?